23 Haziran 2011 Perşembe

İslam'ın Şartları Değişti mi?


12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde yaklaşık yüzde elli oy alan AK Parti için yabancı basının attığı başlıklar ve yaptıkları haberler ilgi çekici! Hemen hemen hepsi ağız birliği yapmışcasına “Türkiye’de İslamcı partinin büyük zaferi” minvalinde başlıklar attılar. Ortada büyük bir zafer olduğunu kimse inkar edemez ancak AK Parti’nin İslamcı bir parti olup olmadığı konusunda ciddi şüphelerim var ve bunları paylaşmak isterim.
Ancak bu şüphelerden evvel bir şeyi daha sorgulamak gerektiğini düşünüyorum: Eğer Ak Parti İslamcı bir parti ise neden Avrupa İslamcı bir partiden rahatsız değil? Ayrıca, ABD Başkanı Barack Obama’nın da Recep Tayyip Erdoğan’ı arayıp “Siz benden daha popüler ve usta bir siyasetçisiniz.”demesinin ardından aklıma hemen şu soru geliyor: Birleşik Devletler’in kurumsal olarak İslam’ı ve Müslümanları düşman olarak kabul ettiği gerçeği Thetcher ve W. Bush’un cümleleri ile sabitken, nasıl oluyor da bir Birleşik Devletler Başkanı İslamcı bir partinin genel başkanını arayıp ona methiyeler düzüyor? Hâlbuki aynı ABD ve Avrupa basını 28 Şubat sürecine gelinirken Refah Partisi’nin iktidar ortağı olmasını kaygı verici buluyor ve Türkiye ile ilişkilerinde sıkıntılı süreçlerin başlayacağını deklare ediyorlardı. Peki, iki İslamcı partinin birisini ‘son derece zararlı’ görürlerken diğerinin zaferini kutlamalarının ve Türkiye için şans olarak görmelerinin sebebi nedir? Bu sorunun cevabını yukarıda bahsettiğim şüphelerimle birleştireyim, sonuca hep beraber bakalım.
                                Ak Parti 2003’ten bu yana iktidar, hem de öyle böyle değil; en başından beri tek başına iktidar! Yani, kanun koyuculuğunun önünde Anayasa Mahkemesi dışında bir engel yok; kaldı ki 2007 itibariyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olduğu için o da bir engel değil. Fakat ne hikmetse ‘İslamcı’ Ak Parti iktidarı başörtüsü sorununu çözmüyor; yani İslami yaşam tarzının önündeki en büyük engellerden birini kaldıracak gücü varken kaldırmıyor. Hatta Sayın Başbakan seçim kampanyası sırasında diyor ki: “Başörtüsü sorununu 2015’te çözeceğiz.” İnsaf yahu! Yani, çözecek gücümüz kudretimiz var ama biraz daha sürünün, biraz daha oy verin bu umutla demeye getiriyor. Bu da yetmiyor, “Başörtüsüne özgürlük yoksa oy da yok!” diyen sivil inisiyatife diyor ki: “ Siz provokatörsünüz!”. Ben, bu tutumu bir yerden hatırlıyorum aslında; İsrail, topraklarına girdiği Filistinlileri öldürme gerekçesi olarak ne diyordu: “Teröristler cezasız kalmayacaktır.”!!!
                                 28 Şubat sürecinde dayatılan yasaklardan birisi de Kur’an Kursu eğitimine getirilen yaş sınırı idi. Bu yasağa göre 12 yaşından küçük çocuklar Kur’an eğitimi alamayacaklardı. Yasağın sebebi gayet net; öğrenme 4 yaşında başlar ve öğrenmeye başlama ne kadar gecikirse öğrenme o kadar zorlaşır. Peki, iki dönem tek başına iktidar olan ‘İslamcı’ Ak Parti neden bu yasağı kaldırmıyor acaba? Çocuklarına Kur’an öğretmek isteyen ailelerin bu özgürlüğüne getirilen kısıtlama neden Ak Parti’nin ‘İslamcılık’ anlayışının içine girmiyor?
                  İslam dininin en önemsediği noktalardan birisi de ‘toplumsal adalet ve sosyal dayanışma’ kavramlarıdır. Hazreti Peygamber (s.a.v.) “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” buyurarak İslam’ın bu yönünü çok net bir biçimde anlatmıştır. O halde Türkiye’de 20 milyon insan fakirlik sınırının altında yaşarken iktidarın nimetleri sayesinde rahat yaşayan, cipleri, evleri, marka eşarp ve gözlükleriyle zengin görüntüleri çizen kadınların, arsızca zenginleşen kocaları nasıl ‘İslamcı’? Memleketteki insanların yarısına yakını 610 lira ile geçim sağlamaya çalışırken ülkenin kişi başına düşen milli gelirini 10 bin dolara yükselttik demek aslında “Ülkedeki bazı insanlar diğerlerinin hakkını çalarak zenginleşiyor, halk da elindekine razı olsun; onlara da birer koli makarnayla birer ton kömür veriyoruz.” demek değil midir?
 İlk başta saydığımız methiyelerin üzerine yukarıdaki gerçekleri koyduğumuzda görünen odur ki Ak Parti’nin ‘İslamcı’ olması için İslam dininin şartlarının ve gereklerinin değişmiş olması gerekiyor! Bizler böyle bir şeyin kıyamete kadar olmayacağını bildiğimize göre ise geriye tek bir sonuç kalıyor: Ak Parti, uygulamaları ile Batı dünyasının takdirini kazanıyor, yani bir bakıma Batı dünyasını memnun ediyor. Onlar da Ak Parti halktan gerekli desteği almaya devam etsin diye Ak Parti’nin İslamcı olduğunu söylüyorlar. Yani, bozacının şahidi şıracı durumları var biraz. Şimdi, sonuç olarak şunu söylemek yerinde olacaktır: Ey ahali, Ak Parti ‘İslamcı’ diye oy verdinse, oyun boşa gitti! Vesselam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder