5 Temmuz 2011 Salı

Srebrenitsa Katliamı, Bilge Kral ve Devlet Yöneticileri Hakkında


1995 yılının temmuz ayı, hafızalarımıza Bosna’da Boşnak Müslümanlara karşı yapılan Srebrenitsa Katliamı ile kazınmıştır. Birleşmiş Milletler’in kontrolü altındaki Srebrenitsa Kampı, ‘İnsan Kasabı’ Sırp komutan Mladiç’in komutasındaki Sırp askerleri tarafından basılmış ve resmi rakamlara göre 8372 Bosnalı Müslüman, kadın, çocuk, yaşlı, hasta denmeden hunharca katledilmiştir. Avrupa’nın orta yerinde, bütün Batı Medeniyeti’nin kayıtsızca izlediği bu katliam aslında yüzyıllarca birlikte yaşamış, komşu olmuş fakat sadece Müslüman oldukları için o topraklarda istenmeyen Boşnaklara, Osmanlı bakiyesi bir topluma uygulanmış olması hasebiyle de bir insanlık dramıdır.
Srebrenitsa’yı hatırladığımız an aklımıza gelen büyük bir lider var; Aliya İzzetbegoviç. Ya da Bosna halkının ve diğer Müslümanların kendisine verdiği diğer isimle Bilge Kral. Çocuk denilecek yaşlarda Bosna halkı ve İslam Dünyası için fikirler üretmiş, harekete geçmiş, savaşmış, hapis yatmış büyük komutan, büyük devlet adamı, büyük fikir adamı. Bilge Kral, Avrupa’nın orta yerinde yapılan bu büyük katliamlarla boğuşup halkının bağımsızlık mücadelesini verirken bir taraftan da İslam Dünyası ve Müslümanlarla ilgili fikirler üretiyor, İslam Dünyası’nın yeniden bir araya gelip huzurlu, mutlu günlerine kavuşmasının özlemini çekiyordu. Bu konuyla ilgili İslam Deklarasyonu, Doğu Batı Arasında İslam, İslami Yeniden Doğuşun Sorunları gibi kitaplar yayınlamıştır. Şüphesiz, İslam Dünyası’nın son yüzyıldaki en büyük liderlerinden birisi olan Bilge Kral’ın tavsiyelerini hatırlamak ve halkımıza da hatırlatmayı bir görev biliyorum. Bu sebeple Bilge Kral’ın tüm İslam liderlerine seslendiği cümlelerinden alıntılarla günümüzün yerel yöneticilerine ve devlet yöneticilerine uyarı yapma görevimizi de yerine getirmek isterim.
İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'ın önüne hesap verecektir.”
Bilge Kral yukarıdaki sözü söylerken gerçekten Hz. Ömer’i ve Asr-ı Saadet’i özümseyerek söylemiş olmalı. Günümüz devlet yöneticilerinde bizlerin de aradığı özellikler aynen bunlardır. Yerel ve merkezi iktidarda bulunan yönetici arkadaşlarımıza en büyük tavsiyemiz budur. Kibirli olmamak. Yani, iktidarın gücüyle halka hor bakmamak gerekir. Bugün Türkiye genelinde gördüğümüz en büyük sıkıntı budur. Kibir, tüm günahların başıdır. Hâlbuki makam ve mevkiler kişilerin şahsi becerilerinden ziyade Allah’ın bir lütfudur ve eminiz ki çok büyük bir imtihan yeridir. Bir beldenin, bir ilçenin, bir vilayetin, bir ülkenin yönetim sorumluluğu elbette çok büyük bir sorumluluktur ve büyük vebali olabilecek bir iştir. Bu görevleri ifa ederken görevin Allah’ın izniyle halk tarafından verildiğini bilmek, bu makamların birer emanet olduğunu idrak etmek ve ona göre davranmak lazımdır. Bunu bu şekilde algılamayıp, “Bugün güç bendedir, makam benimdir; o halde ben herkesten üstünüm.”gibi bir mantıkla yöneticilik yapmak bırakın Müslümanlığı en başta insanlığa dahi yakışmayacak bir davranıştır. Halka ve diğer parti mensuplarına aşağılayıcı şekilde bakmak, halkın verdiği iktidarı halkın üzerinde bir tahakküm aracı olarak kullanmak bizleri halkın ve her şeyin mutlak sahibi olan Allah’ın nezdinde kötü insan yapacaktır. Bu da bir insanın dünya üzerinde kazanacağı en kötü haslettir.
Diğer bir nokta, iktidarın elbette sınırlı olduğudur. Bugün bütün güç elinizde olabilir, büyük bir iktidarın bir beldedeki ya da bir ülkedeki baş aktörü olabilirsiniz. Ancak, tarih ve medeniyet bilgimiz bize göstermektedir ki her iktidar geçicidir ve güç Kadir-i Mutlak olan Allah’a aittir. İktidarın sonsuz olacağı hayaliyle insanlara zulm edenlerin, halkın ve Hakk’ın karşısındaki itibarlarının düşük olacağını da bizlere hem Kur’an ve Sünnet hem de tarih göstermektedir.
Bütün bu sebeplerle, iktidar sahiplerinin mutlaka halka kibirli değil hoşgörülü davranmasını; efendi değil köle gibi hareket etmesini tavsiye ediyorum. Medeniyet tarihimiz bu şekilde davranan ve yüzyıllardır bu haseple rahmetle ve dua ile anılan örneklerle dolu olduğu gibi, halkına köle muamelesi yapan, halkının üzerinde güçle bir zulm mekanizması kuran ve bugün dahi lanetle anılan yöneticilerle doludur! İslam halifelerinden başlayarak ilk gruba yüzlerce örnek vermek mümkündür. İkinci grupta ise tüm halkımızın aklında kazılı birkaç isim zikretmek yeterli olacaktır: Firavun, Nemrut ve Kureyş kabilesinin önde gelen zalimi Ebu Cehl… Sanırım bu isimler halka zulmeden yönetici sınıfın ne şekilde anılacağını ve bu anmanın kıyamete kadar devam edeceğini en iyi anlatan örneklerdir. Büyük Selçuklu Veziri Nizamü’l Mülk’ün ünlü eseri Siyaset-name’nin giriş cümlesini hatırlatmak da bu konuyla ilgili bir vazifedir sanıyorum. Büyük vezir şöyle diyor: “ Küfr ile belki amma zulm ile paydar olmaz bir memleket!” 
Srebrenitsa'da şehit edilen binlerce kardeşimize ve Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç'e Allah'tan rahmet dileyerek Srebrenitsa ile ilgili ilk yazımı bitiryorum. İnşallah ilerleyen günlerde bu konuyla ilgili yazmaya devam edeceğim. Vesselam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder